NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
سُرَيْجُ
بْنُ
النُّعْمَانِ
حَدَّثَنَا
فُلَيْحٌ
عَنْ أَبِي
طُوَالَةَ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ مَعْمَرٍ
الْأَنْصَارِيِّ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ يَسَارٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ
تَعَلَّمَ
عِلْمًا
مِمَّا
يُبْتَغَى
بِهِ وَجْهُ
اللَّهِ
عَزَّ وَجَلَّ
لَا يَتَعَلَّمُهُ
إِلَّا
لِيُصِيبَ
بِهِ عَرَضًا
مِنْ
الدُّنْيَا
لَمْ يَجِدْ
عَرْفَ
الْجَنَّةِ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
يَعْنِي
رِيحَهَا
Ebû Hureyre (r.a)'den
rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Kendisi ile
Allah'ın rızası kazanılan bir ilmi, sırf dünya menfaati elde etmek için öğrenen
bir kimse kıyamet günü cennet kokusu bulamayacaktır."
İzah:
İbn Mâce, mukaddime;
Ahmed b. Hanbel, II, 338.
Metinde geçen
"kendisi ile Allah'ın rızası kazanılan" anlamındaki cümleyle
kastedilen dinî ilimlerdir. Bu bakımdan hadisteki tehdide hedef teşkil
edenler, dinî ilimleri sırf dünya menfaati düşüncesiyle tahsil edenlerdir.
Binaenaleyh bu ilimlerin dışında kalan herhangi bir ilmi Allah'ın rızasını
gözetmeyerek sırf dünya menfaati temini maksadıyla öğrenen bir kimse bu
hadisteki tehdide hedef teşkil etmediği gibi, dinî ilimleri sırf dünya
menfaati için tahsil etmeyip hem dünya menfaati hem de Allah rızası için
tahsil edenler de bu tehdide hedef teşkil etmemektedirler. Ayrıca bu hadis-i
şerifte Allah rızası için tahsil edilmesi gereken ilimleri sırf dünya menfaati
için tahsil edenlerin kıyamet gününde cennet kokusu bulamayacakları da ifade
edilmektedir.
Her ne kadar zahiren bu
söz onların asla cennete giremeyecekleri anlamına gelirse de şirkten gayri
günahların affedilmesi ümit edildiğinden hadis sarihleri söz konusu cümleyi,
"Bu gibi kimseler cennete ilk girenlerden olmaya hak kazanamayacaklardır.
İman ile öldükleri takdirde bunların işler diğer günahkârların işleri gibi
Allah'a kalmıştır. Yüce Allah dilerse onları affeder, dilerse bir süre azap
ettikten sonra cennetine koyar" şeklinde tefsir etmişlerdir.